HAYATIMA YÖN VERENLER
  İLGİNC HİKAYELER
 

:))  )

5 Önemli Ders
Birinci ve de en önemli ders;
 
Okuldaki ikinci ayymda, hocamyz test sorularyny da?ytty. ben
Okulun en iyi
Ö?rencilerinden biriydim. son soruya kadar soluk almadan
Geldim ve orada
 
Çakyldym kaldym. son soru ?öyleydi:
 
"her gün okulu temizleyen hademe kadynyn ady nedir?.."
 
Bu herhalde bir çe?it ?aka olmalyydy. kadyny yerleri silerken
Hemen her gün görüyordum. uzun boylu, siyah saçly bir kadyndy. 50'lerinde
Falan olmalyydy. ama adyny nereden bilecektim ki!.son soruyu yanytsyz
Byrakyp ka?ydy teslim ettim. süre biterken bir ö?renci, son sorunun test
Sonuçlaryna dahil olup olmady?yny sordu.
 
"tabii dahil" dedi, hocamyz.. "i? ya?amynyz boyunca
Ynsanlarla kar?yla?acaksynyz. hepsi birbirinden farkly insanlar. ama hepsi
Sizin ilginiz ve dikkatinizi hakkeden insanlar bunlar. onlara sadece
Gülümsemeniz ve `merhaba' demeniz gerekse bile.."
 
Bu dersi hayatim boyunca unutmadym. o hademenin ady da
Dorothy idi.
 
_____________________________
 
Ykinci önemli ders;
 
Ya?murda otostop!..
 
Bir gece vakit gece yarysyna do?ru, alabama otoyolunun
Kenarynda duran bir zenci kadyn gördüm. bardaktan bo?anyrcasyna ya?an
Ya?mura ra?men, bozulan arabasynyn dy?ynda duruyor ve dikkati çekmeye
Çaly?yyordu. gecen her arabaya el sallyyordu. yanynda durdum. 60'li
Yyllarda bir beyazyn bir zenciye, hem de alabama'da yardyma kalky?masy
Pek ola?an ?eylerden de?ildi. onu kente kadar götürdüm. bir taksi
Dura?yna byraktym. ayrylyrken ille de adresimi istedi verdim. bir hafta
Sonra kapym calindi. muazzam bir konsol televizyon indiriyordu adamlar.
Bir de not ekliydi, arma?anda;
 
"gecen gece otoyolda bana yardymynyza te?ekkür ederim. o
Korkunç ya?mur sadece elbiselerimi de?il, ruhumu da syrylsyklam etmi?ti.
Kendime güvenimi yitirmek üzereydim, siz çykageldiniz. sizin
Sayenizde ölmekte olan kocamyn yata?ynyn ba? ucuna zamanynda
Ula?mayy basardym. biraz sonra son nefesini verdi.
Tanry bana yardim eden sizi ve ba?kalaryna kar?ylyk
Beklemeksizin yardim eden herkesi kutsasyn!..
 
En iyi dileklerimle, bayan nat king cole
 
________________________
 
Üçüncü önemli ders..
 
Size hizmet edenleri hep hatyrlayyn..
 
Bir pastanyn üç-otuz paraya satyldy?y günlerde 10 yasinda bir
Çocuk pastaneye girdi. garson kyz hemen ko?tu. çocuk sordu:
 
-"çukulataly pasta kaç para?.."
-"50 cent!.." çocuk cebinden çykardy?y bozuklary saydy. bir
Daha sordu: -"peki dondurma ne kadar.."
-"35 cent" dedi garson kyz sabyrsyzlykla..dükkanda yy?ynla
Mü?teri vardy ve kyz hepsine tek basyna ko?u?turuyordu. bu çocukla daha ne
Kadar vakit geçirebilirdi ki. çocuk parasyny bir daha saydy;
 
-"bir dondurma alabilir miyim lütfen" dedi. kyz dondurmayy
Getirdi. fi?i taba?yn kenaryna koydu ve öteki masaya ko?tu. çocuk
Dondurmasyny bitirdi. fi?i kasaya ödedi. garson kyz masayy temizlemek
Üzere geldi?inde, gözleri doldu birden. masayy sanki akan ya?lar
Temizleyecekti. bo? dondurma taba?ynyn yanynda çocu?un
Byrakty?y 15 cent'lik bah?i? duruyordu.....
 
_______________________
 
Dördüncü önemli ders..
 
Yolumuzdaki engeller..
 
Eski zamanlarda bir kral, saraya gelen yolun üzerine kocaman
Bir kaya koydurmu?, kendisi de pencereye oturmu?tu. bakalym neler
Olacakty?. ülkenin en zengin tüccarlary, en güçlü kervancylary, saray
Görevlileri birer birer geldiler, sabahtan ö?lene kadar. hepsi kayanyn
Etrafyndan dola?yp saraya girdiler. pek ço?u kraly yüksek sesle
Ele?tirdi. halkyndan bu kadar vergi alyyor, ama yollary temiz
Tutamyyordu. sonunda bir köylü çykageldi. saraya meyve ve sebze
Getiriyordu. syrtyndaki küfeyi yere indirdi, iki eli ile kayaya saryldy
Ve ykyna sykyna itmeye ba?lady. sonunda kan ter içinde kaldy ama, kayayy
Da yolun kenaryna çekti. tam küfesini yeniden syrtyna almak üzereydi ki,
Kayanyn eski yerinde bir kesenin durdu?unu gördü. açty.. kese altyn
Doluydu. bir de kralyn notu vardy içinde..
 
-"bu altynlar kayayy yoldan çeken ki?iye aittir" diyordu
Kral. köylü, bugün dahi pek ço?umuzun farkynda olmady?y bir ders
Almy?ty.
 
-"her engel, yasam ko?ullarynyzy daha iyile?tirecek bir
Fyrsattyr.".
 
______________________________
 
Besinci önemli ders..
 
Önemli olan vermektir..
 
Yyllar önce hastanede çaly?yrken, a?yr hasta bir kyz
Getirdiler. tek yasam ?ansy be? ya?yndaki karde?inden acil kan nakli idi.
Küçük o?lan ayni hastalyktan mucizevi ?ekilde kurtulmu? ve kanynda o
Hastaly?yn mikroplaryny yok eden ba?y?yklyk olu?mu?tu. doktor durumu be?
Ya?yndaki o?lana anlatty ve ablasyna kan verip vermeyece?ini sordu. küçük
Çocuk bir an duraksady. sonra derin bir nefes aldy ve
 
-"e?er kurtulacaksa, veririm kanymy" dedi. kan nakli
Ylerlerken sordu: -"peki, ben ne zaman ölece?im?"
 
Ablasyny ya?atyrken, kendisinin ölece?ini zannetmi?, buna
Ra?men kanyny vermeyi kabul etmi?ti.
 
Gülücükler yüzünüzden hiç eksik olmasyn.
 
salaklık tarihine geçenler
 
--------------------------------------------------------------------------------
 
• Jake Fen isimli Macar adam, esini korkutmak için kendini asmis pozu verdi... Eve gelen es kocasini o halde gorünce bayildi..Kapiyi açik gören komsu kadin içeri girince iki cesetle karsilastigini sanip evi soydu.Topladiklari ile çikarken Jake kadina bir tekme atti. Cesedin canlandigini sanan kadin korkudan öldü..Jake beraat etti..
 
• New York'ta 5'inci caddede bir adama araç hafifçe çarpti. Adama birsey olmamisti.. Soförle konustu ve kalkacakken olayi gören biri yanina gelerek,kalkmazsa sigortadan para alabilecegini soyleyince yeniden aracin önüne yatti. Araç sürücüsü ise adamin gittigini düsünerek gaza basti ve adam öldü...
 
• Bayan Carson Amerika'nin New York kentinde yasiyordu.. Birgün eglenmek için cenaze isleri yapan bir sirketle anlasti. Sirket eve telefon etti ve bayan Carson'un kalp krizi geçirip öldügünü söyledi . Aile hemen kostu. Bu sirada tabutun içinde yatan bayan Carson birden dogruluverdi. Ama kizi o anda kalp krizi geçirip öldü...
 
• Romollo Ribaldo issizdi. Pisa kentinde oturan 42 yasindaki bu Italyan birgün, tabanca ile intihar etmeye hazirlandi. Esi onu engellemek icin dil döktü.. Sonunda Romolo aglamaya basladi ve intihardan vazgeçip silahini yere firlatti. Ates alan tabancadan çikan mermi esine isabet etti ve esi öldü...
 
• Kansas Wichita'daki polis,havaalanı otelinde 22 yaşında bir adamı sahte 16 dolarlık iki banknotu kullanmaya çalışırken yakaladı.
 
• Güney Afrika Johannesbur'da iki adam birbirlerinin kafası üzerine koydukları bira kutularına ateş ederlerken birisi arkadaşının yüzüne ateş etti.Adam ağır yaralandı.
 
• Bir şirket,çalışanlarının iş başında güvenli gözlük kullanmalarını teşvik etmek için özel bir film izletti.Kanlı iş kazalarını gösteren film o kadar canlıydı ki 25 kişi odadan kaçtı.13 işçi bayıldı.ve işçilerden biri sandalyeden düşerek kafasını yardı.
 
• Washington'da bir suçlu hapishaneden kaçtı.Birkaç gün sonra kız arkadaşıyla yemeğe gitti.Ama uzun süre geri dönmeyince kız arkadaşı merak ederek polise haber verdi.Polisler adını duyunca kim olduğunu anladılar ve yakaladılar.
 
• *Michigan lonia'da sarhoş bir hırsız,iki hizmetçi kızdan nakit para istedi,kızlar parayı vermeyi reddedince adam polis çağıracağını söylerek onları korkutmaya çalıştı.Kızlar aldırmayınca adam gerçekten polis çağırdı ve tutuklandı.
 
• *Pennsylvania Radnor'da bir şüpheliyi sorguya çeken polis,şüphelinin kafasına metal bir süzgeç yerleştirmiş ve tellerle fotokopi makinasına bağlamıştı.Polisin Fotokopi makinasında şüphelinin yalanlarının yazdığını söylemesi inanan şüpheli suçunu itiraf etti.
__________________
 
BİR BULUT GİBİDİR BENİM YÜREĞİM BAŞKA BULUTLARLA ÇARPIŞIR YAĞMUR YAĞDIRIR BU YAĞMURDAN SADECE WAZGEÇEMEDİKLERİM ISLANIR ŞİMDİ DOKUN SAÇLARINA MUTLAKA ISLAKTIR...
ben kalbimle yada aklımla sevmem!!!olurya kalp durur akıl unutur..ben ruhumla severim o ne durur ne de unutur.
 
 
Ask cok renkli bir cicektir, ancak korkunc ucurumlarin kiyisinda yetisir.
Balıkların aşkını bilir misin? birbirlerine hiç dokunamazlar ama yüreklerinde hissederler sevgiyi...
Ayın Parlaklığına Aldanma Unutmaki Ayın Karanlık Tarafıda Vardır AyNı AŞK Gibi
 
 
 
Kadınlar mı Erkekler mi???

Karı & Koca
Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteydi. Daha önceki bir
tartışma münakaşaya dönüşmüştü
ve hiçbiri teslim olmak istemiyordu. Keçi, katır ve domuzlarla dolu bir
çiftliğin yanında geçerken
koca alaycı bir biçimde sorar: "Akrabaların mı?"
Karısı "Evet" diye cevap verir ve ekler, "Senin taraftan akrabalarım"


Kelimeler
Kocası karısına kadınların bir günde kaç kelime kullandığına dair bir
makale okuyordu...
Erkeklerin 15,000 kelimesine karşılık 30,000 kelime.Karısı yanıtladı:
"Sebebi erkeklere her şeyi tekrar etmek zorunda olmamızdır."


Yaradılış
Bir gün adam karısına sordu: "Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak hem de
bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum."
Karısı yanıtladı: "Açıklamama izin ver. Allah beni sen çekici bul diye çok
güzel yarattı; Allah beni ben
seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!"


Konuşmama Cezası
Bir karı koca evde problemler yaşamaktaydı ve birbirlerine konuşmama
cezası uygulamaktaydı.
Aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5:00da iş için bir uçuşu
olduğundan uyandırması gerektiğini hatırladı.
Sessizliği ilk bozan (ve KAYBEDEN) kendisi olmamak için, bir kağıdın
üzerine "Lütfen beni sabah 5:00da uyandır
yazdı ve notu karısının bulabileceği bir yere bıraktı.
Ertesi sabah, adam uyandı ancak saatin 9:00 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını
farketti. Çok kızdı, tam karısının onu neden
uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt buldu. Kağıtta
"Saat 5:00. Uyan" yazmaktaydı. 
__________________
Mütevazi olun.Ben mükemmelligimi buna borçluyum:));))
Bizimkisi serin bir aşk hikayesi...
 
--------------------------------------------------------------------------------
 
Ne güzeldi diil mi yaşadıklarımız, ne güzeldi...
Artık ne sen, ne de ben bulamayız o günleri. Bazen düşünüyorum da. Bende de kazmalık vardı galiba, diyorum. İkimiz de kıymetini bilemedik gençliğimizin.
 
Hatırlar mısın, akşam olur pijamalarımızı giyerdik. Sen kokunu sürerdin. Oda mahvolurdu, adeta içinde yüzerdin çünkü. Olmadık şeylere güler, durup-dururken ağlardık. Görenler deli sanırdı, sanırsam.
 
Güzel havalarda sokaklara çıkardık. Ama hep yağmura yakalanır, sıçana dönerdik. Bir de kar yağınca kartopu oynardık seninle. Topların içine hep taş koyar, atardın. Sen, iskambil kağıtlarından fal bakardın. İstediğin çıkmadığında sövüp kalaylardın, ağzın bozuktu biraz.
 
Çok kızardın sigara içtiğime. Ve içkime karışırdın, oklavayla karşılardın beni eve sarhoş geldiğimde. Az dayağını yemedim. Arasıra rejim yapardın, ama ihtiyacın vardı. Hükümet gibi karıydın şerefsizim.
 
Komşunun çocukları vardı, bizim oğlanın kafasını yarmışlardı. Beraber çocuk bahçesine giderdiniz. Ben televizyonda maça bakardım. Ne işim var çocuk parkında.
Arasıra arkadaşlar gelir poker oynardık. Ben hile yapardım, sen yardım ederdin. Benim askerde yediğim dayak hikayeleri. Senin Anderson'dan hikayelerin hiç bitmezdi.
İlk tanıştığımız günü hatırlar, gülerdik. Sen bana, üstümde ne vardı diye sorardın. Ben de, '40 sene geçti, ne bilim ben?' derdim Sen kızınca ben de sallamaya başlardım. Çingene pembesi bi kazak, ördek yeşili bi etek, beyaz çoraplar, mor pabuçların...
Güzel bir bahar akşamı sinemada karşılaşmıştık. İkimiz de önümüze bakmamıştık. Özellikle ben, güneş gözlüklerimin ardından kızları kesiyordum.
 
Çarpıştık önce, sen,'ÇÜŞŞŞ AYI' dedin. Sonra ben 'Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da! dedim. Sen hemen yavşadın, göz-göze geldik ve başladık, film gibi yani...
Sonra ayrıldık. Sen benim ayak kokuma dayanamamıştın. Ben senin sarmısak kokan nefesine....
:);)
öldür beni anne

ÖLDÜR BENİ ANNE
bu anlatıcaklarımı,aşık olduklarını sanıp,daha gerçek aşkın ne olduğunu bile bilmeyenlerin daha dikkatli okumasını istiyorum,ondan sonra yaşadıkları gerçek aşkmıymış,basit bi hoşlanmamıymış karar versinler.
kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,AZRAİLİ
O ÖLDÜKTEN SONRA
bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim anne,hoşgeldin oğlum,ÖLDÜR BENİ ANNE BENDE TOPRAK KOKMAK İSTİYORUM.
AYIŞIĞINDA YAĞMUR
o öldükten sonra,herşey durdu sanki,onsuz bir cehennem olan şu dünyanın günleri geçmek bilmedi,sanki bana dayanılmaz acılar çektirmekten zevk alırcasına yavaşladı hayat,hiç acımadı bana,aşkım beni beklerken,ben yine her zaman olduğu gibi,lanet olası sabahlara açtım gözümü,beni bu hayatta tutan bedenimi,dudaklarımda bi gülümsemeyle bırakıp gideceğim günün özlemine dayanamayıp,bi çare aradım,günlerimin nasıl geçtiğini bilmeyecek birşey,hızlandırmak istedim hayatı,ama nasıl,onunlayken su gibi akardı günlerim,akşamın nasıl olduğunu anlamazdık bile,öyleyse bende onunlayken yaptıklarımı yaparsam daha çabuk bitecekti günler,hemen başladım,mesela her zamanki buluştuğumuz yere gittim,ama nasıl olur,burası cennet gibiydi,şimdi ne kadarda sıkıcı olmuş,kuş seslerini dinler birbirimizin elini tutardık,yine kuşlar var,yine ötüşüyorlar ama artık aşk şarkıları söylemiyor çığlık atıyorlar sanki,olmadı,papatyayı çok severdi,elimize bir papatya alır onu evimizin bahçesine dikerdik hayallerimizde,doğum günümde bana bir demet papatya getir yeter derdi,tek tek saçlarına takardım,aslında saçlarına dokunmak içinde bi bahaneydi,yine ne çabuk akşam olurdu,evet evet eniyisi papatya,gittim,aynı yer ve papatyalar,bunlarda değişmiş,dünyanın en güzel çiçekleri ne hale gelmiş,ne renkleri kalmış,nede kokuları,renklerinide kokularınıda ondan alıyorlarmış,onsuz ne kadar solgunlar,buda olmadı,gezerdik rastgele,nereye gittiğimizi bile bilmeden,bazen kaybolurduk,yine akşam olduğunu farketmez,aceleyle sora sora geri dönerdik geç kalmamak için,bıraktığımız izleri takip etmeliydim,aynı yerleri gezersem yine bitirebilirdim bu günü,ama benim ayaklarım bu kadar ağır değildiki,onunlayken uçar gibi yürürdüm,şimdi tonlarca ağırlık var sanki ayaklarımda,hem izlerimizide bulamadım,nerelere gittiğimizin farkında değildikki bulayım,yollar ne kadar uzun,adımlarım ona gitmek istiyor,sokaklar ne kadar kalabalık,her yer bir tanesinin azrail olmasını umduğum insanlarla dolu,ama hepside insan işte,
bir tanesine saati soruyorum,sekiz diyor,sabahın sekizi,nasıl olur,birine daha,yine sekiz,birine daha,yine sekiz,ama ben evden yedide çıkmıştım diyorum,garip garip bakıyorlar bana,artık yanınada gidemiyorum meleğimin,her gün beni bekleyen aşkımın yanına gitmeye yüzüm kalmadıki,hala neden gelmiyorsun diyince ne cevap veririm ona,son gitmemde ona,ne zaman ayışığında yağmur yağarsa o zaman geleceğim demiştim,kahrolası birgün daha bitti diyorum başımı yastığa koyarken,uyumadan önce gökyüzüne bakıyorum,
bugün ay var,hemde dolunay,birde yağmur yağarsa.


·        ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...
Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı
birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki,
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.
Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...
Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.
Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."
Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum...
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.
Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
 
Üç yaşlı adam
 
Bir kadın, evinden dışarı çıkar ve uzun beyaz sakallı üç yaşlı
adamın evinin önünde oturduklarını görür. Onları tanımaz.

- "Ben sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız" der.
"Lütfen içeriye gelin ve bir şeyler yiyin."

- "Evin erkeği içerde mi?" diye sorarlar adamlar.

- "Hayır" der kadın. "O dışarıda."

- "Öyleyse içeri gelemeyiz" diye cevap verirler.

Akşam olup kadının kocası eve geldiğinde,
kadın başından geçenleri kocasına anlatır.

- "Git onlara söyle ben evdeyim içeri gelebilirler" der.

Kadın dışarı çıkar ve onları içeri davet eder.

- "Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz." der ya lı adamlar.

Kadın öğrenmek ister ;

- "Niye giremezsiniz?"

Yaşlı adamlardan bir tanesi açıklar :

- "Onun adı ZENGİNLİK" der ve bir arkadaşını gösterir,
bir diğerini işaret eder,"O BAŞARI",
ben de SEVGİ." Sonra ekler ; "Şimdi içeri gir ve
kocanla konuş, hangimizi evinizde istersiniz?"

Kadin içeri girip söylenenleri kocasına anlatır.
Adam duyunca neşelenir.

- "Ne güzel!" der, "madem öyle, Zenginliği içeri
çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun."

Karısı itiraz eder ;

- "Canım, niçin başarıyı çağırmıyoruz?"

Bu sırada konuştuklarını evin diğer köşesinde bulunan
gelinleri duyar. Zıplayarak gelir ve kendi fikrini söyler.

-"Sevg'yi çağırsak daha iyi olmaz mı?
Evimiz sevgiyle dolar!"

- "Gelinimizin önerisini dikkate alalım" der adam karısına.
"Dışarı çık ve Sevgiyi bizim misafirimiz olması için davet et."

Kadın dışarı çıkar ve üç yaşlı adama sorar ;

- "Hanginiz Sevgi? Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol".

Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.
Diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler. Kadın şaşırmış
bir şekilde Zenginlik ve Başarıya sorar :

- "Ben sadece Sevgiyi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?"

Zenginlik ve Başarı bir ağızdan cevap verirler :

- "Eğer Zenginlik ya da Başarıyı davet etmiş olsaydın
diğer ikisi dışarıda kalırdı ama sen Sevgiyi davet ettin.
O nereye giderse biz de oraya gideriz.
Nerede Sevgi varsa,
orada Başarı ve Zenginlik de vardır
 
 
  Bugün 19 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol